Cuma, Kasım 26, 2010

DOĞAYI KEŞFE ÇIKTIK

 

 
Bol fotoğraf az laf :).

Eğlenceli ve bir o kadarda maceralı doğa gezilerimizden bir kaçı.

Yolunuz Kemerburgaz, Çiftalan köyüne düşerse ya da özellikle bu taraflara gelirseniz bu güzelliklerle karşılaşabilirsiniz. Burnumuzun dibinde hala bozulmamış o kadar çok güzellik var ki....

Çocuklarla çok zevkli olduğunu söylemeliyim.

Haydi buyurun seyre....

Hey gidi Karadeniz...

Yapraklara bayıldılar...
 

ziyarete gideceğimizi haber almış kuaföre gitmiş :D

Kaz sürüsü
 
doğa ve Demir

araştırmacı Damla
 
bende kendime çay alsam
iyi saklanmış ama biz onu gördükkk :)


mandalar doğanın kamuflajında

 
abla kardeş böğürtlen avında

  
dinlenme zamanı


Pazar, Ekim 31, 2010

BALKONUM ÇİÇEKLENDİ

Bir önceki evimde 11. katta oturuyordum ve tek bir balkonum vardı onu da kuzeye baktığı için PVC ye kurban etmiştim.




Yeni evimde 2. kattayım ve iki balkonum var. Onların hakkını vermek istiyorum bu sefer. Balkon keyfi sürmek istiyorum.

İşe kış mış demeden çiçeklendirme ile başladım.


Bu zamanda balkonda yetişecek ve uzun süre çiçek açacak olan çiçekler balkon menekşesi ve kasımpatı imiş. İlgilenenlere duyurulur bu arada :)...

Çiçekler her zaman beni gülümsetmiştir. İçimi açmıştır. Şimdi canım sıkıldığında, içim daraldığında balkona çıkıyorum onlara bakıyorum. Onlarla konuşmakda iyi geliyor.


Daha bunlar bir şey değil, izlemeye devam edin :).

Tabii Demir bey yolmazda çiçek yetiştirmeme izin verirse...

Pazartesi, Ekim 18, 2010

DAMLA 6 YAŞINDA

Sınıfında arkadaşları ile Cupcake li kutlama

Onun ilk 6 yılı, benim yıllarımın içinden 6 yıl...

Dile kolay, zaman akıyor gidiyor, biz çocuklarımızın peşinden koşuyoruz, zaman bizim peşimizden, yıllar zamanın peşinden...

Süslü kızımın bana yaptırdığı özel sipariş pastası: Makyaj Çantası

Farkına varmıyoruz; hayatımızın en değerli yılları geçip gidiyor,

Farkına varmıyoruz; yıllar bizden çok şey götürüyor,

Farkına varmıyoruz; değerlerimizi unutuyoruz, en değerli varlıklarımız bizimle, kıymetini bilmiyoruz.

Onların farkındalıklarını arttırmak için uğraşıyoruz ama kendimizinkini unutuyoruz...

Damla 6 yaşında...

Nice senelere güzel kızım.

Dolu dolu, başarılı, sağlıklı geçireceğin yılların olsun...

Cuma, Ekim 15, 2010

BİR TELAŞ ALDI BİZİ

Bir telaş aldı ki bizi bu son 4-5 ay sormayın gitsin. Yaz başında başlayan yeni eve taşınma heyecanı beraberinde koşturmaca, yorgunluk, sevinç ve huzuru beraberinde getirdi.

Yıllardır ev değiştirme hayalim sonunda gerçek oldu. Oldu da yaz ayında iki çocukla bu hiç kolay olmuyormuş.

Önce eski eşyalardan, ıvırzıvırlardan kurtulacak olmanın sevinci, sonrasında nereden başlasam acabaları, ve start düğmesine basınca pilimin bitme durumları... Off ne zormuş taşınmak.

Ben bu telaşı yaşarken diğer tarafta kardeşim ikinci çocuğunu kucağına almak için gün sayıyordu. Ve bizim taşınma haftamızda minik Kutay'ımız dünyaya geldi. Bir telaşta onunla beraber yaşadık :).

Bunaltan sıcaklarla biz eve yerleşmeye çalışırken bir yandan ne zaman dinleneceğiz, tatil yapacağız diye hayal kuruyorduk. Damla iyice bunalmaya başlamıştı. Ara ara yazlığa kaçamaklar yaptık e bu da bizim yerleşmemizi uzattı haliyle.

Derken okulların açılma günü geldi çattı.

Kızım artık okullu oluyordu. 1. sınıfa başlıyordu ve bu tabii ki yeni okulunda yeni arkadaşlarıyla daha da bir heyecan yarattı onda. Allahtan çabuk alıştı.
Kardeşi ile ilk hafta bayağı bir ziyaret ettik kendisini.

Herşey güzel başladı umarım böyle gider :). El yazısı öğrenme çalışmaları hızlanmaya başlıyor. E el ele elele derken Damla'da sıkılma belirtileri gösteriyor. Biraz sabırsız ve rahat, fazla oyuna düşkün olduğu için ne yapacağız bilmiyorum bu hanımla.

Okul dönüşü ablayı karşılama

Demir onunla beraber okumayı sökecek bu arada :). Biz harfleri okurken o da tekrarlıyor bizimle, ablası yazarken onun da elinde kağıt kalem masada yerini alıyor.

Hadi hayırlısı bakalım......

Not: Hamarat Diva da ki  'Beslenme Çantası' ile ilgili yazım
http://hamaratdiva.com/Yazilar.aspx?kid=40&id=946  da, ziyaret etmeyi unutmayın :).

Bir kaç foto daha

Anneannemizin bahçesinin misafirleri :)
Ve bahçesinin güzel çiçeklerinden bir örnek

Cumartesi, Mayıs 22, 2010

İKİ KARDEŞİN HALLERİ

Demir önümüzdeki ay 18 ayını dolduruyor. 1.5 yaşında olacak. Zaman ne kadar çabuk geçiyor. Geçene kadar bir çok şey olup bitiyor tabii. Hastalıklar, mutluluklar, koşturmacalar, yorgun geçen hatta aşırı yorgun geçen günler, iş güç derken geceler gündüzler kol kola koşuyor. Hayat akıp gidiyor farkına varmadan.


Demir çok haşarı olmaya başladı. Evde ki eğlencesi ablası.

Onların evdeki hallerine bayılıyorum. İyi ki kızıma bir kardeş yapmaya karar vermişiz.

Sevdiğim halleri:

Damla'nın kardeşine karşı 'oğlum, canım' diye seslenmesi, sarılması.
Saç tutmayı çok seven kardeşini oyalamak için yanına yatıp saçlarını tutturması.
Onu kucağına alııp beraber 'baby tv' izlemeleri.
Kardeşini yedirmeye çalışması.
Uyurken kardeşini özlemesi.
Sabahları benden sonra kalktıklarında el ele tutuşmuş vaziyette gülümseyerek beraber salona gelmeleri.
Demir'in okuldan gelen ablasını kapıda görünce bağırıp koşarak ablasına sarılması.
Yerde yatan ablasının üstün çıkıp 'dıgıdık dıgıdık' oynaması :)
ve daha nice halleri.

Nazar değmesin :)....

Sizi Seviyorum...

Salı, Mayıs 11, 2010

DAMLA'DAN TOKAT GİBİ SÖZLER

Bazı şeyler vardır hayatta görmezlikten gelirsiniz, bazı yaptığınız hatalar vardır farkına varmazsınız. Gün gelir ki bunlar  hiç ummadığınız anda yüzünüzde tokat gibi patlar. Sizi kendinize getirir, sarsılırsınız. Ne yapıyorum ben dersiniz. Kendinizi, hareketlerinizi, ilişkilerinizi gözden geçirirsiniz.

Damla tam asi ruhun etkisinde kendini kabul ettirme yaşında.

Dolayısı ile sözünü esirgemeyen doğru tespitler yapan ve sözleriyle beni resmen döven bir evlat oldu.

Ben evde otorite dozunu bazen aşıyorum. Bazen farkına varıyorum bazen farkında olamıyorum. Kendimi frenlemeyi deniyorum, ama ne yapayım ben buyum. İkinci çocukla tahammülüm daha da azaldı sanırım.

Kuralcıyım. Dominantım. Hayırcıyım. Bu halimle gurur duymuyorum. Keşke biraz daha esnek bakabilsem hayata. Keşke daha geniş olabilsem çocuklara ve eşime. Her zaman böyle değilim elbet :). Eğenceli yanlarım, esnek olduğum durumlar da var.

Kuralcı oluyorumda ne oluyor? İstediğim gibi mi oluyor her şey? Hayır. Hiç değil.

Hayır diyorum da ne oluyor hayır dediklerim yapılmıyor mu? Hayır daha a cazip hale geliyor 'hayır'lanan şeyler. Ama benim hayırlarımı evete dönüştüren, esnek olan babayı da unutmayalım.

Denge kurmak çok zor. Evdeki hesap hiç bir zaman çarşıya uymuyor işte. Kendime telkinlerde bulunuyorum ama uygulamaya gelince olmuyor.

Şimdi gelelim Damla'nın tokattan beter sözlerine. Yorumu size bırakıyorum.

'Ona sinir oluyorum buna sinir oluyorum! diye başlayan cümle karşısında Damla'dan gelen cevap:

Sinirli bir şekilde:
- 'Anne ben de senin herşeye sinir olmana sinir oluyorum'

Hayır denilen bir durum karşısında Damla'an gelen cevap:
- 'Ona hayır buna hayır. Hapishane mi burası, gidicem bak'

Alışveriş merkezinde almak istediği hatta tutturduğu bir kitabı almadım.
Önce kabullendi. Konu kapandı. Ben öyle sanmışım :).

 Dakikalar sonra, Damla'dan olaya bir yaklaşım.
- Anne, bazen yattığimda, bazen de yürürken içimde birileri konuşuyor. Bir sesler geliyor. Sana da oluyor mu?

Ben merakla:
-Nasıl sesler kızım merak ettim. Ne diyor o sesler?

D: -Mikroplar

Ben:- Ne, mikroplar mı?

D:- Ama, iyi mikroplar.

Diyorlar ki, 'annen ne kadar iyi biri. Eminiz sana istediğin kitabı alacak'.
Ve sonra kikirdemeye başlıyor.

Şimdi ne yaparsınız;? Hayır alınmayacak dediğiniz kitap alınıp lafınızdan dönülür mü, dönülmez mi?

Bu sözler beni derinden etkiledi ve de kendimi bol bol eleştirmeme sebep oldu.

Daha esnek, daha kuralsız günlere :)...

Sevgiler,

Çarşamba, Mayıs 05, 2010

SUÇLU! AYAĞA KALK...

Nasıl bir suçluluk duygusu var içimde uzun zamanır. Belki eski yazımda bahsetmişimdir bile bilmiyorum o kadar uzun zaman oldu ki yazmayalı. Bir önce yazdığım yazıyı kontrol bile etmedim ne yazmışım bilmiyorum. Ama ben yine yeniden yazmak istiyorum.

Evet suçluluk duyuyorum Demir'e ikinci gözbebeğime karşı. Demir 16 aylık oldu.

Ablasında ne kadar heyecanlıydım. Ona şiirler yazmak, ona albümler oluşturmak, ona bloglar açmak, onun gelişimini paylaşmak hatta günlük tutmak çok heyecan vericiydi.

Peki Demir'de neydi eksik olan. Onu istemiyor muydum, hayır çok istiyordum, onu Damla kadar sevmiyor muydum hayır kesinlikle hayır, çok seviyorum dünyalar kadar.

E peki neydi onun için özel bir şeyler yapmamı engelleyen? Bir albüm bile oluşturmadım onun için. Bir günlük tutmadım ona özel. Ablasının günlüğünü ve bloğunu paylaşıyor. Ne yazık! Hadi canım diyenleriniz vardır muhakkak.

Evet suçluyum. Ama bu hafta karar verdim onu anlatan ablasıyla geçen günlerini anlatan yazıları yazmaya ve fotoğraflarından albüm oluşturmaya karar verdim. Çok mu geç?

Salı, Mart 30, 2010

ÇOCUKLARLA TATİL

Geçen hafta bir kaçamak yapalım dedik... Yanlış anlamayın çocuklarla kaçamak :). amaç şehriden uzaklaşmak, kafa dağıtmak (!), enerji depolamak (!).

Bir ara düşündük çocukları anneanneye teyzeye bırakıp gitsek ama içimiz elvermedi. Onlarında bu değişikliğe ihtiyaçları var dedik kıyamadık bırakmaya...

Yazının devamı hamarat diva'da...