Çarşamba, Mart 29, 2006

BIR DOĞUM GÜNÜ DAHA BÖYLE GEÇTİ...

İşten ayrıldığımdan beri gunler aylar birbirine karıştığı için doğumgünüm hangi gün oldugunu unuttum. Yakınlarda olduğunu biliyordum ama ne zaman? Zaten artık beni pek ilgilendirdiği de söylenemez di :) onun da etkisi var tabbi. Sabah eşim işe giderken ben yatıyordum. Daha sonra telefon sesine uyandım ama ben açana kadar kapandı, o sırada gözler yarı açık laptop un üstünde bir not gördüm. 'İyi ki doğdun canım karım' yazıyordu. Arayanda Murat'mış zaten kutlamak için aramış bende ki tepkide 'Demek bugün benim doğum günüm ha'.

Sonra Banu'yla msn'de konusurken dışardan bi ses geldi ne oluyor diye kapıya yöneldim a o da ne bir başka not daha kapıya iliştirilmiş, 'Aşkım, birtanem, herşeyim, seni seviyorum. Doğum günün kutlu olsun' yazıyordu. Şaşırdım, başka yerde daha not olabilir mi diye mutfağa yöneldim evet yanılmamıştım buzdolabında bir not daha 'Mutlu yıllar minik kuşum'. Demek ben hala birileri için miniktim, 35 yaşında bir minik kuş :). Hoşuma gitti. Böyle notlar almayalı uzun zaman olmuştu. Kocacım istediğin zaman nasıl da romantik olabiliyorsun.

Öğleden sonra Banu'nun daveti üzerine onu işyerinde ziyarete gittik kızımla. Bi şeyler atıştırdık baktım arkadaşım bana pasta almış eşi, abisi ve güzel kızı da gelince ufak bi kutlama yaptık beraber. Eksik olmasın. Sürpriz oldu. Teşekkürler Banu'cum ince düşüncen için. Ama aksilik ikimizde de fotoğraf makinası olmadığı için bu güzel anı görüntüleyemedik.

Akşam için özellikle Murat'a herhangi bir kutlama istemiyorum hicbir yere gitmeyelim kimseyide çağırma dedim. 35 ime giriyorum diye bunalım takılıyorum ya :). Ama kayınvalidem arayıp gelicez demiş. Murat'ın kardeşi Mert, eşi ve tontiş Emre'de gelince günün ikinci pastasını da kesmiş olduk. Ve bir doğumgünü daha böyle geçti. Ailem başta olmak üzere, arayan, mail ve mesaj atan herkese teşekkürler. Iyi ki varsınız.

NoT: Resimlerimiz daha sonra yüklenecektir.

24 Mart 2006 KIRINTI buluşması



Ebru, Didem, Selda, Zeynep ve Banuy'la bir kızlar gecesi yaptık. Nişantaşında ki Kırıntı restoran'a gittik. Ben de Damlosu babaannesi ve yengesine emanet ettim. Çok güzel yemekler ısmarladık ama maalesef ben ve Selda yemeklerimizi ağız tadıyla yiyemedik çünkü gelen tabakta yabanci misafirler vardı :(. Valla ne de güzel bi yemekti. Yarısını yemiştim ama sonra baska birşey de ısmarlamak içimden gelmedi direk tatlıya geçtim bende sevgili Zeynep'in tavsiyesiyle crem brulee yedim. Tadı guzeldi gercekten ama diğer arkadasların yediği tatlılar daha hoş görünüyordu ne yalan söyliyim :). Selda ve ben Zeynep'e crem brulee hakkında biraz takıldık ama umarım kızmamıştır.
Bol dedikodulu, eglenceli bir akşamdı. Valla arada böyle kaçamaklar iyi geliyor. Herkese tavsiye edilir.

Pazartesi, Mart 27, 2006

EYVAH YAŞ OTUZBEŞ!

Dün akşam bir film vardi tv de adi 'Eyvah yaş otuzbeş'. Sanki özel olarak benim için koymuşlar o filmi doğumgünü arefesinde ve 35 ime girdigimi biliyorlarmış gibi. Konu beni anlatiyor diyemiycem, 35 lerinde olan 3 arkadaşin bir takim bunalimlarini anlatiyor. Evliliklerinden sıkılan baska heyeceanlar arayan kadinlar. Tam bir yaş krizine girme noktasindalar. Evet kimi zaman bende bazı farklılıklar arıyorum hayatımda. Kim aramaz ki ama bu yaşın ilerlemesinin etkisi mi? Kadınlar kendine olan güvenlerini yitiriyorlar mi yaş ilerledikçe? Nedir bunun sebebi? Güzelliklerini, kadınlıklarını kaybetme korkusu sarıyor çoğunu. Etrafında hala etki bırakabiliyor mu endişesi yaşıyorlar (uz).

Ama yaş krizine girmek istemiyorum. Hele hele 'Yaş 35 Yolun Yarisi Eder i kabul etmek hiç istemiyorum. Ama arkama baktigimda gercekten ne kadar çok şey yaşanmış, ne kadar güzel yillarim geride kalmış diyip içim burkuluyor. Halbuki yapmak istediğim o kadar çok şey var ki hala. Ama önümdeki yıllar geride bıraktıklarım gibi çabuk geçecekse... Bu düşündürüyor beni hüzünleniyorum.

Evet ben gencim hala, yapacak çok şeyim var kendim için, eşim için, dünyalar güzeli kızım için, ailem için. Allah sağlık versin, güç kuvvet versin, kim bakar nüfus kağıdına.

DOĞUM GÜNÜM KUTLU OLSUN!

Salı, Mart 21, 2006

Güneşli bir pazar günü...

Pazar günümüz bayagi dolu geçti. Sabah güneşi görünce kahvaltiyi dışarda yapmaya karar verdik. Damla'nin kahvaltisini yaptirdiktan sonra Kuruçeşme'ye gittik. Güneşi gören kendini dışarı atmış bizim gibi ama maalesef hava soğuktu sahil yürüyüşümüzü iptal edip IKEA ya gittik. Yolda Damlos uyudu oraya vardigimizda uyandi ama cok acikmisti hemen bir yere oturup biseyler yedireyim dedik ama oturacak yer bulmakta bayagi bi zorlandık. Çok kalabalıktı. Bir yere iliştikten sonra kuzuma yiyecek bi şeyler alabildim. O da tabii ben gelene kadar etrafında yemek yiyenlere agzi sulana sulana bakti yavrum sonrada aldigim pilava yandaki resimde görüleceği gibi saldirdi :). Kim uğraşır kaşıkla diyip yumuldu resmen.

Artik Damlosun karnida doyduguna göre rahat rahat dolaşırız dedik ama ne mümkün bizimki arabada oturmamakta kararlıydı. Hadi indirdik yere hanfendi kendi başına takılmak istiyor özgürce. Arada bir arkasina bakip bize el sallayip 'bye bye' diyip yoluna devam ediyordu. Damla'ya rağmen biz eksiklerimiz aldık nihayet kasaya vardığımızda akşam olmuş bizim ve Damla'nin pestili çıkmıştı. Alışveriş değil Damla hanımın peşinden koşmak bizi yordu.

Bir bakıma da iyi oldu Murat'a göre. Rahat olsaydım alışverişi ikiye katlayabilirdim :). Esas ilgi alanıma giren mutfak gereçleri bölümünü doğrudürüst gezemedim:( .

Çarşamba, Mart 15, 2006

Teyzemlerde Selen ablamla beraber



Selen ablamı cok seviyorum. Bi guzel kudurduk onunla. Benimle oyunlar oynadı.


Ya Selen abla severken boğucan beni :)

Karelerde Damloş





Çarşamba, Mart 01, 2006

Kartalkaya'dan resimler

Şimdilik batonlarla oynuyorum hele bi kayma yaşım gelsin görürsünüz siz.